26 Mayıs 2010 Çarşamba

Eyjafjallajokull


Evet, aynen böyle yazılıyor. İzlanda’nın harekete geçen volkanı, Amerika’da şirket merkezindeki toplantılarda yakaladı bizi. Bölge müdürümüz olayı şöyle duyurdu; geçen yıl iflas ettikleri yetmiyormuş gibi, şimdi de yanardağları patladı :) Amerika saatiyle Perşembe sabahıydı ve Avrupa’nın kuzeyinin kül bulutları yüzünden hava ulaşımına kapandığını öğrendik. Saatler ilerledikçe sadece kuzeyinin değil ortasının da yavaş yavaş volkanın kontrol alanına girdiği haberi geldi.

Böyle şeyler bana garip bir heyecan verir. Büyük birşeylere, yıllar sonra genel kültür yarışmalarında, yüzyıl belgesellerinde konu olacak, unutulmaz bir olaya tanık olmaktan müthiş bir keyif alırım; tabi ki kimsenin burnu kanamadığı sürece.

Perşembe akşamı bizim de uçak saatimiz geldi. Giderken Frankfurt üzerinden aktarmalı giden bizim, nasıl olduysa dönüş biletimiz Münih aktarmalı alınmış. Avrupa kıtasına Boston’dan kalkan son uçaklardan birinde, farklı bir rotadan Atlantiği geçerek Münih’e ulaştık ve İstanbul’a kalkan uçağımızı yakaladık. Arkamızdan Münih havaalanı da kapandı... Biz bir çizgi filmde olsaydık, kül bulutu tam üzerimize gelirken biz tombik bir uçakla kılpayı buluttan kaçmış olacaktık ve bulut çatılmış kaşlarıyla arkamızdan bakacaktı..

İngilizler, Fransızlar, Hollandalılar, Belçikalılar, İrlandalılar, Almanlar, Danimarkalılar ve onların ülkelerinden geçerek evlerine gidecek daha pek çok insan ya Amerika’da kaldı ya da bizim gibi Münih ya da hala açık olan bir-iki havaalanına inmeyi başaranlar trenlerle ya da araba kiralayarak evlerine gitmeye uğraştılar. Binlerce yolcu da evlerine gidebilmek için bekliyor. Bizden 2 saat önce Amerika’dan Frankfurta yola çıkan Romanyalı arkadaşımızın, evine daha bu sabah varabildiğini öğrenince çok şaşırdım. 80 Günde Devrialem gibi, bir trenden diğerine geçerek 31 saatte Frankfurt'tan Bükreş’e ulaşabilmiş.. Avrupa'ya uçamadıkları için Kahire’ye uçanlar var, Avrupa'ya arka kapıdan girmeye çalışacaklar, yanardağa görünmeden :) Akıl almaz birşey bu Eyjafjallajokull'un yaptıkları. Bunun üzerine bir doktora tezi yazılabilir ve aslında en heyecanlısı, dünyayı daha ne kadar etkileyecek bilmiyoruz..

Biz ne Amerika’da mahsur kaldık, ne Avrupa’da. Ne çadır otellerde uyuduk, ne de trenle bütün Avrupa’yı geçtik. Yüzlerce insan şansımızı kutladı ama ben isterdim biz de Eyjafjallajokull’un sayesinde küçük hikayeleri yazılacak bir macera yaşayalım, gelince de anlata anlata bitiremeyelim.. Çünkü bence yaşanan, yaşarken ne kadar garip ya da korkutucu olsa da, yaşanmayandan daha değerli...

Hiç yorum yok: