6 Mayıs 2010 Perşembe

Güneşi Selamlıyorum


İki gündür şiddetli bir güneş var, hiç bu kadar hissetmemiştim güneşin yaşam kaynağı olduğunu.. Öyle ki dün sabah kapıdan çıkınca, kendisini selamlamak zorunda hissettim, o da sağolsun bütün güç kaynaklarının düğmesine teker teker basmış ve milyonlarca volt enerjiyi üstümüze yollamış sanki..

Kış çocuğuyum ben, bir kar fırtınasında doğmuşum, yıllardır da yazla ve güneşle barışamadım. Yağmurlu, gri havalar garip bir şekilde mutlu eder beni, kendimi iyi ve üretken hissederim.. Yaz ve onun elebaşı güneş beni bir huzursuz eder, içerde dursan duramazsın, dışarda yapmak istediğin herşeyi yapamazsın.. İşteysen çalışmayıp aylaklık edesin gelir.. İşte o yüzden güneş mutluluk vermesine verir ama bu kafa karışıklığıyla birlikte..

Küçükken resim yapmaya başladığımda, ilk iş sayfanın sağ üst köşesine sarı bir güneş kondurur, ışınlarını da uzunca çizer, ondan sonra resme devam ederdim.. Ama bilgeliğiyle bir türlü barışamadım, yazın yaklaştığını müjdeleyen her ilkbahar, neden onu herkes kadar sevmediğimi düşündüm düşündüm. Bu yüzden farklı olmak da uzun yıllar canımı sıktı.. sonra birkaç insana rastladım benim gibi, 'güneşi sevmeyen deli' olmadığıma karar verdim.. ya da 'güneşi sevmeyen deliler'izdir belki de biz :)

Ama bu bahar, gelişinden anladim ki, güneşin benim için bazı planları var, her zamankinden başka türlü parlıyor çünkü. Onu yok saymama izin vermeyecek. Herhalde zamanı geldi.

Hiç yorum yok: