30 Temmuz 2010 Cuma

Saat ve Folklör



İlkokulda folklöre gidiyordum bir ara. 4. sınıftaydım galiba. Haftada birkaç gün çalışma oluyordu, çok da seviyordum folklör oynamayı, aksatmadan gidiyordum. Ama çalışmadan çıkınca terli terli eve yürüdüğümden annem folklöre gitmemi hiç istemiyordu. Hasta oluyormuşum. Olmadıysam da her an olabilirmişim.

Gösteri gününe 1-1.5 ay kala bize dediler ki, artık folklör kıyafetlerinizi alın. Mısır Çarşısı'na gidip alınacak, bir tek orada satılıyor. Annemle sabah kalkıp yola çıktık. Mısır Çarşısı'na geldik, folklör kıyafetleri satılan yeri bulduk. Gaziantep ekibi. Adam çıkardı. O kadar güzeldi ki. O zamanın parasıyla da tam 5 bin lira.

İşte o anda annem bana bir teklif yaptı; eğer bu kıyafeti almazsam ve folklörden çıkarsam o 5 bin lirayla bana çok güzel bir saat alacağını söyledi. Şimdi düşünüyorum, neyle neyi karşılaştırmışım acaba - 1 günlük bir gösterinin mutluluğuna karşılık büyüdüğümün ispatı olacak güzel bir saat herhalde.

Kabul ettim teklifi. Kurstan da çıktım. Annem de sözünde durup bana güzel bir saat aldı. Rakamlarının yanında küçük fosforlu noktalar olan, geceleri de ışıldayan güzel bir saat.

Zaman geçti, gösteri günü geldi. Arkadaşlarım güzel kıyafetleri içinde folklorlarını oynadılar, herkes onları seyretti, alkışladı. Bense bir onlara, bir de kolumdaki saate baktım.

Hayat bundan ibaret bence; saatlerle folklör arasında yapılan seçimler... ve bunları anlattığımız hikayeler :)

Hiç yorum yok: