26 Haziran 2010 Cumartesi

Kompozisyon Ödevim



Aklımdan bir küçük hikaye geçtiğini anladığında D. ''kalemşör seni'' dedi bana demin. Ben de ondan bana bir konu vermesini istedim. Madem kalemşörüm, her konuda yazı yazabilmeliyim dedim ve ne uzunlukta yazmamı istediğini sordum. Konum şu; Arkadaşlar ne işe yarar? Uzunluk; yarım sayfa..

İnsanın kendini bildi bileli arkadaşları olur; hayali arkadaşları, mahalleden arkadaşları, annenin arkadaşlarının çocuklarından yaptığın arkadaşlar... Lisedeydik, bir çocuk yanımıza gelip konuşmuştu, kim bu dedik Merve’ye, yuvadan arkadaşım demişti, aklımız durmuştu.. zira kazık kadar insanların yuvadan arkadaş olması komiktir.. Sonra okul arkadaşları, sıra arkadaşı, yazlıktan arkadaşlar, dersaneden arkadaşlar.. Büyüdükçe büyüdükçe iş arkadaşları. Yeni işten arkadaşlar, eski işten arkadaşlar. Arkadaşlarımızın tanıştırdığı arkadaşlar.. Bu böyle gider de gider.. Bazılarıyla devam eder, ama bazıları bayrak yarışındaki gibi elden ele geçirirler arkadaşlığı. İlkokul arkadaşları ortaokul liseye, onlar üniversiteye, onlar ilk işe derken bir yandan eklenerek bir yandan çıkararak devam ettiririz bu zinciri. Tek değişmeyen ise en iyi arkadaşlardır ve onlar aslında arkadaş değil, ailedir.

Geçen akşam biraz da hüzünlenerek artık görüşmediğim bazı arkadaşlarımın resimlerine baktım.. ve farkettim ki, yaşadığımızın aslında en önemli kanıtı o günleri birlikte yaşadığımız arkadaşlarımız. Onlar bizimle yola devam ettikçe o yaşadıklarımızı yaşamış oluyoruz, onlar varoluşumuzun tanıkları aslında. Tanıklar olmayınca yaşadıklarımız da yaşanmamış gibi oluyor. Kaybolan yıllar efekti diyeceğim şimdi ben buna, en başta kendim üzüleceğim, o yüzden demeyeyim bari. Ya da durun, ben gidip bütün eski arkadaşlarımı arayayım en iyisi.


Hiç yorum yok: