30 Ocak 2010 Cumartesi

Küçük Hikayeler

Hayatimin her gününde bir tane küçük hikaye yasiyorum - eger farkinda dolasiyorsam ortalikta. Her gün mutlaka bir tane birsey oluyor o günü hayatin diger tüm günlerinden ayiracak. O günü yasarken o kücük hikayeye rastladigimda küçük bir havai şimşek gösterisi oluyor içimde. (Evet havai fişek değil, biz ona Derin'in dediği gibi havai şimşek deriz :) Ve hemen yazmak istiyorum ama yazamiyorum, siz de ögrenemiyorsunuz.. ama yeni yil hala yeniyken bunu karar yapalim hadi, her günün küçük hikayesini yazmadan geçmeyelim.. Ben ki hayatimin ilk yarisinin her günü günlük yazmis ve evinde çekmeceler dolusu günlüklerine yer bulmakta zorlanan birisiyim...

Bu sabah "Cumartesi Gecesi Atesi"ne kapildim yine, oysa soguk alginligimdan hala tam iyilesebilmis degilim, cok halsizim.. Foxlife'ta cok sevdigim bir dizi var her cuma aksami, Mistresses diye. Cuma aksamina dizi mi konur, insan seyredemez ki demis ve kizmistim sevdigim bir diziyi seyredemeyecegim diye, dun 4. bolumunu izledim.. seviniyim mi üzüliyim mi bilmiyorum. Haftaici yogun calisip haftasonuna da güzel güzel plan yapabilen insanlardan olamadim ben bunca yildir.. Hatta simdi soyle bir tez yaziveriyorum hemen; haftaici rahat calisan insanlar, haftasonuna da en güzel planlari yapan insanlar oluyorlar cunku hem zamanlari, hem de kafalarinda bos remleri var bunu becerecek.. iki kat haksizlik..

İnternet yokken, mail yokken napiyor musuz diye hayiflaniyoruz ya bazen.. napiyor olacagiz, daha rahat bir hayatimiz vardi.. simdi hangi aletle yetisecegimizi sasirdigimiz bir selin icinde akip gidiyoruz, dogru düzgün iz bile birakamadan..

Her yazinin kendi bittiği yere kendisinin karar verdiğine inanan bir "yazar"im. Bu yazi da burada bitti.

Hiç yorum yok: