Kendisine bugun Beyaz Fırın'da kahvalti ederken rastladik. Insan hem 4 yasinda hem nasil bu kadar eğlenceli olabilir :) Önce küçük küçük yaklaştı yanımıza. Kedilerden filan bahsederek, elinde yarısı yenmiş dondurma külahıyla. Sonra durmak bilmedi. Hikayeler anlatmaya başladı, mayosu düşüp komik duruma düşen kadınların hikayeleri, nefes almadan konusuyordu, bakti ki bu hikayeler kizlarin birbirine anlatmasi gereken hikayeler, sesini alçaltıp annemle bana 'yaklaşin' dedi, yaklaştık ve fısır fısır anlattı hikayelerini. Sonra bakti ki muhabbet güzel, 'benim de bir sandalyem olsa ya' dedi, gitti yan masadan bir sandalye çekti, bizim masamiza oturdu :) daha 4 yasinda...
Çiçekli elbisesi, pembe bir saç bandı takılı küt saçları, eflatun crocs'lari ve durmak bilmeyen konusmasiyla allahim dinlenmeyecek gibi degildi ki. Gitti bir tane kalp şeker aldirdi yan masada oturan annesine.. gözüme kalem cektigimi görünce bu sefer makyaj hakkinda konusmaya basladi; ruj, allik, kalem herseye hakim.. anneme neden ruj sürmedigini sordu, annem de limonata ictigini, silinecegini bildigi icin sürmedigini söyledi ve sonra uzun uzun allik sürmekten konustular :)) birden arka masadaki yaşlı teyzeye takıldı gözü, gülerek 'teyze pembe ruj sürmüş' dedi, dönüp baktim, hakliydi, olmamisti :)
Yüzündeki simlerin nedenini sordum, meger sabah dans gösterisi varmiş, oradan gelmişler, 'bize de yapar misin gösterini' dedik, 'yaparim ama bir sartla' dedi. Gülmek, gaste okumak, hic de güzel dansetmiyorsun, senden daha güzel dansedenler gördük demek yokmuş!!!! :))) noktalama isaretleri kifayetsiz kaliyor Alya Hanim'i anlatmak icin :) Tabi ki yok, lütfen danset dedik.. Elindeki kalpli şekeri güvenip bana vermedi, annesine emanet etti 'sakin yeme' diyerek, ardindan da basladi gösterisine.. Beyaz Fırın'ın bahçesinde, sagindan solundan garsonlar ve insanlar gecerken, kimseye aldırmadan, o minicik haliyle dans gösterisini yapisindaki kendine guveni görmeliydiniz :)) yapip bitirdi ve biz coşkuyla alkışladık... annem dedi ki 'cok yoruldun Alyacim, biraz dinlen istersen', 'tamam biraz oturiyim, sonra tekrar dans edicem' dedi. o sirada sarman bir kedi cikti ortaya, sabahtan beri kedilerle ugrasiyordu zaten, 'sari kedilere ne denir biliyor musun' dedim, 'ne denir' dedi, 'sarman' dedim, 'cok guzelmis' dedi :) onun da cok yakinda iki hayvani olacakmis, bir civciv, sonra bir de bir kopek yavrulayacakmis, onun yavrularindan birini alacaklarmis.
Sonra ''yorgunlugunun bittigini'' ilan edip tekrar sahneye cikti - 'baleden anlamazsiniz di mi?' dedi bize, biraz rencide olduk :) 'anlariz tabi ki' dedik, 'o zaman once dans ediyim, sonra bale yapiyim, ondan sonra yine dinleniyim' dedi.. ben de resimlerini cektim, bayildi, bir suru degisik poz verdi, 13 yasinda bir ablasi varmis meger :) bir eli havada, dudaklariyla opucuk verirken, eli belinde suh pozlar.. ama hicbiri dümdüz durdugu resmi kadar guzel olmadi..
Arabamda aylardir dolastirdigim bir Minişim vardi, cok begenen olmuştu, kimseye vermemiştim, buraya kadarmiş. Kimse onu Alya kadar hak edemezdi, gittim arabadan onu getirip Alya'ya verdim :)
Alya, bugun hayatimiza bulastigin icin cok sansliyiz... Annen olsam Alya blogu yapmak zorunda kalirdim :)