26 Nisan 2009 Pazar

Kuyruk


Kuyrukta beklemekten nefret ederim ben. Bankada, markette, müzede, self-servis kafelerde, sinema gişesinde, hastanede. (Ne kadar cok şey için ve neredeyse her yerde sıra bekliyoruz, evet.) Kuyrukta beklerken yanımdaki insanları utandıracak garip şeyler yaparım. Huysuzlanırım, insanlara islerini nasil daha hızlı yapabileceklerini söylerim, bazen sesimi yükseltirim, baska bir kasa ya da gişe varsa oraya geçsem mi, hangisi daha hızlı ilerler diye hesap yaparım, ya da yanımdaki insanı oraya yollarım ki bize daha çabuk sıra gelme şansını iki katına çıkaralım. Benimle birlikte sırada beklemek sabır sınayıcı birşeydir, neyse ki D. biraz ermiştir, belki de kısmen bu yüzden :)

Hele yurtdışında. Turkiye'de bu yaptiklarim bir yere kadar hosgoruyle karsilaniyor ama yurtdisinda bana deli gozuyle bakiliyor. Bu yaptiklarimla oyle garip duruyorum ki orada, bazen polis cagirabileceklerinden endise diyorum. Bunu yillar icinde dikkatle gozlemledim; burada sira beklemek Dogulu olmaya ozgu bir kadercilikle yapiliyor adeta, elinizden baska birsey gelmedigi için sirada bekliyor gibisiniz. Orada, Batida, kuyrukta beklemek eglenceli, cool birsey gibi, bunu oyle sakin bir huzur ve barisiklikla yapiyorlar ki, onlara bakinca kuyruk olsa da onlarla girip beklesem dersiniz... Sira onlara gelene kadar hiçbirşeye müdahale etmiyor, ne kadar aptalca görünürse görünsün, önlerinde olup bitenin yoluna girmesini bekliyorlar. Sıra onlara geldiğinde de hiç sinirli olmuyorlar, gülümseyerek işlerini halledip gidiyorlar.. O bekleyişteki medeniyet, normallik.. En uzun kuyrukta bile. Peki ya ben?

Kuyrukta beklemenin okulda öğretilmesi gereken birsey olduguna inaniyorum. Ya da acaba 'kuyrukta iyi bekleyebilmek' genetik birsey midir?
Ben de diger insanlar gibi huzur icinde kuyrukta sıramı beklemek istiyorum :(

Hiç yorum yok: